Güngören Mutlu Son

Durumumdan en ufak bir pişmanlık duyduğum da yoktu.

Sessiz, sakin hanımefendi Brown’ın beni ilgilendiren herhangi bir

emrini bekliyordum. Güngören Mutlu Son Bayanımsa hem kendisi, hem de

desteklarının kaderim hakkında ninni söyleyip beni iyice

uyutmaları için gerektiğinde de fazla titiz davranıyordu.

Terbiye vaazları kapı dışarı edilmişti. Güngören Mutlu Son Gözlerimin önüne en

canlı renklerle boyanmış zevk dolu bir yaşam, okşayışlar ve

vaatler seriliyordu. Kısacası beni büsbütün bağlamak ve gidip

dışarılarda bir yerlerden zekice öğütler almamı önlemek için

aslabir şey eksik değildi. Aslına bakarsanız ben bu şekilde bir şeyi aklımın

ucundan bile geçirmiyordum.

O zamana dek saflığımın lekelenmesini yalnızca o evin

kızlarına borçluydum. İffetin hiç de saygı görmediği

sohbetler, erkeklerle birlikteliklerinin tasvirleri, bende

mesleklerinin doğasına ve gizliliğine karşı anlayışlı bir bakış

açısı kazanmıştırrıyordu. Bu sohbetler ek olarak damarlarımda ar‐

zunun sıcakkanını uyandırıyordu fakat hepsinin ötesinde,

öğrencisi olduğum yatak dostum Phoebe, hazzın ilk izlerini

bana tattırmak için tüm hünerini kullanarak bu mevzuda beni

Güngören Mutlu Son

 

eğitiyordu. Bu şekilde ilginç keşiflerle ısınmış olan doğam,

Phoebe’nin oldukça iyi bilmiş olduğu bir meraka tutulmuştı ve bana bu

merakımın niçin olduğu sorularıma karşılık, Venüs’ün tümsırlarını açıklamıştı. Onun tasvirlerinden kavradıklarım daha

fazlasını merak etmeme niçin oluyordu.

Hastalığım tamamen geçtikten sonra bigün, öğlen on iki

dolaylarında hanımefendi Brown’ın evinin gölge bir odasında,

hizmetçinin yataklı kanepesinde dinlenmeye başlayalı daha

yarım saat bile olmamışken, odadan sadece iki sürgülü kapıyla

ayrılan yan odadan hışırtılar duydum. Güngören Mutlu Son Kapı camlarına iki sarıpembe perde çekilmişti fakat minik odadaki herhangi birinin

yatak odasını tümüyle görebilmesini engelleyecek kadar

kapalı değildi.

Derhal usulca emekledim her şeyi saniyesi, saniyesine

izleyebildiğim şekilde kendim görülmeyecek şekilde yerleştim

ve bu sırada şaşkın bakışlarım altında yatak odasından içeri

muhterem hanımımın girdiğini gördüm. Bununla birlikte Herkül şeklinde

uzun boylu, genç bir adam tarafından taşınarak. Kısaca tümLondra’da bu tür işlerde en deneyimli kadının seçimi öyle bir

adam olmuştu. En ufak bir gürültünün merakımı gidermemi

önleyeceği yada Madam’ı odaya getirteceği korkusuyla taş

benzer biçimde sessiz ve kıpırtısız durmuştum. Fakat her iki tehlikeden

de endişelenmeye gerek yoktu.