Güngören Masaj Salonu
Güngören Masaj Salonu
Güngören Masaj Salonu “Artık epeyce toparlandınız, bu evde arzu ettiğiniz kadar oturmakta serbestsiniz. Hastalığınız süresince size baktım ve artık bir miktar para talep etmem gerekiyor, karşılık verilmesi beklenen bir arzu bu.” Elime kira borçları, yiyecek, ilaç, hemşire vs. Harcamaları için birkaç fatura tutuşturdu. Yirmi üç pound, on yedi şilin, altı penilik bir yekûn tutuyordu. Bunları ödemek için şans eseri bende kalmış olan, sevgili Charles’ımın yedi ginelik alelade hisse senetlerinden başka beş param yoktu ve o da bunu gayet iyi biliyordu. Hanımefendi ek olarak ödeme için hangi yolu seçeceğimi kendisine bildirmemi arzu ediyordu.
Gözyaşlarına boğuldum, ona durumumu söyledim. Elimde ne kadar kıyafet varsa satacağımı, kalanını da olabildiğince çabuk ödeyeceğimi ekledim. Fakat niyetleri için biçilmiş kaftan olan bu dara düşüşüm onu daha da katılaş‐ tırmaya yaramıştı yalnız. Son derece kayıtsız bir tavırla, başıma gelen felaketlere gerçekten üzüldüğünü ama kendi hakkını da korumak zorunda bulunduğunu söyledi.
Güngören Masaj Salonu
Güngören Masaj Salonu Bu şekilde genç, narin bir yavrucağı hapse yollamak içine dokunsa da, mecbur kalabileceğini açıkladı. “Hapis!” sözü kanımın her damlasını dondurdu. Artan korkumla, idam sehpasını ilk kere gören bir mahkûm kadar sarıyorıp, soldum. Neredeyse bayılmak üzereydim. Vücudumu üzerinde tasarladığı planlara ters düşecek bir duruma atmak değil, yalnızca bir yere kadar gözdağı vermek isteyen ev sahibim beni tekrar yatıştırmaya girişti. Daha merhametli bir sesle bunu yapmak zorunda bulunduğunu söylemiş oldu fakat şu koca dünyada, meseleyi her ikimizi de doygunluk edecek şekilde halledecek başka bir yol bulunduğunu da eklemeden duramadı. Hatta hemen o gün öğleden sonra çözümü sağla‐ yacak o kişiyi çaya çağrı edecekti.
O zaman adil bir anlaşmaya varacağımızı umuyordu. Tüm bunlara tek bir cevap vermedim. Sus, pus olmuş, şaşkınlık ve dehşet içinde oturuyordum. Hanımefendi Jones doğru bir karara varmıştı. Duygularımın böyle yoğun olduğu bir an vurgunu vurmanın tam süreıydı. Beni tek başıma bıraktı, hapse atılma fikriyle ölümcül bir yara almış ve kendini koruma ilkesine uyarak, bu tehlikeden kurtaracak her umut ışığına dört elle sarılmak durumunda kalan biri gibiydim. Bu halde otuz dakika kadar oturdum, üzüntü ve çaresizlik içinde can çekişiyordum.
Son yorumlar